27 Şubat 2008 Çarşamba

A New Earth

Son gunlerde Amerika'da 'A New Earth' salginligi var. A New Earth Eckhart Tolle'nin en son kitabi. Eckhart Tolle unlu bir ruhani bilimler hocasi. En azindan web sitesinde oyle diyor. Bu kitabin bir fenomene donusmesinin arkasinda Amerika'nin en guclu kadinlarindan biri var, Oprah Winfrey. Oprah bu kitab icin tam 10 hafta surucek bir online kurs acdi. Her pazartesi aksami saat 9 da internetten canli yayinlanacak bu dersler 'Yasama amacimizi' sorgulayacak. Derslerden once kitabi okumaniz gerekiyor. Insanin icinden biraz 'Hadi leynnn' diyesi geliyor ama denemek lazim. Ben deniyecegim, tabii usenmeyip kitabi alir ve okursam:) Deneyimlerimi tabii ki sizlerle paylasicagim. Ama herkeze bu linke gidip bir kac video izlemelerini oneriyorum.

http://www.oprah.com/obc_classic/webcast/oprah_anewearth_main.jsp

Oprah Show bizim kadin programlarindan cok daha farkli. Gercekden cok ilginc konular anlatiliyor ve program bittikden sonra oturup biraz dusunuyorsun. Gercekden bilgi verici. Ustelik cogu psikolog Amerika'ya yeni gelenlere bu programi izlemelerini oneriyor. Bakalim bu dersler savasimda bana yardimci olabilicek mi?

XoXo XL Girl

23 Şubat 2008 Cumartesi

Arafda kalmak

Hic kendinizi arafda kalmis gibi hissettiniz mi? Ne iyilesibiliyorum, ne kendimi birakabiliorum. Ne yasabiliorum ne durabiliyorum. Burda olumden bahsetmiyorum aman yanlis anlasilmasin. Olmek gibi bir niyetim hic yok. Sadece zor zamandan geciyorum. Demek istedigim ne disari cikmak istiyorum ne evde kalmak istiyorum. Arkadslarim bugun beni yemege davet ettiler. Bitirmem gereken bir proje var. O yuzden calismam lazim dedim.Gerci bitirip cikabilirim. Zaten kapak acmadim. Televizyon izledim, yemek yedim ve yudum. Cok caresiz kaldim oturudm bunu yaziyorum. Imkani yok calisamiyorum. Ustune disari cikicak hic kuvvetim yok. Proje disinda bir seyler yapsam kendimi suclu hissediyorum. Ayni donemi Universite sinavi zamanida yasadim. Ne zaman uviversite bitti. Rahatladim, kendime geldim hayata sarildim. Ayni donemi tekrar yasiyorum. Bu sefer is bulmak icin cabaliyorum. Anlasilan bu seferki karin arimda bu. Bulana kadarda bu sikintilarim gecmiyecek. Bu sefer isin kotusu belirli bir gun yok. Bu sanci sinava girip bitmicek. Birisi zorla bana ilac icirmiyecek. Ilaci kendim bulmam ve icmem lazim. ama hic gucum yok, sanki birisi vucumdumdan butun hayat parcaciklarini cekmis sadece et ve kemik birakmis gibiyim. Bir cok insanla konusdum. bana bu donemde yardim etsinler diye. Malesef kimse istedigim yanitlari veremiyor. Belki problemim su hayatta hersey onume gelsin istegimdir. Ailenin tek cocugu olarak cok simartildim. Hicbirsey icin tek basima savasmadim. Matematigin mi kotu hadi ozel hoca. Devlet universitesi kazanamadin mi hadi ozel universite. Sismanladin mi hadi doktor, bunaldim mi hadi psikolog, is mi bulamadin hadi MBA. Hepsi ailemin tarafindan bana altin tepside onume getirildi. Hayatta nerdeyse hicbirseyi yuzde yuz ben basaramadim. Basarmak zorundada degildim. Hep arkamda kapi gibi annem ve babam oldu. Bana hep yardim ettiler. Simidi tek basimayim yapa yalniz tek basima. Ayakda durmaya calisiyorum. 23 yasindayim ama 15 yasinda bir cocukdan farkim yok. Her zaman benim yanimda olan o destek yok. Savasmak yerine tutunacak baska bir destek ariyorum. Bence cok iyi bir analiz.

19 Şubat 2008 Salı

Gercek Atatukcu Guntekin Koksal

Bu blogda sizlerle herseyi paylasmak istiyorum. Bunlara siyasi goruslerimde dahil. Gecen gun cok sevdigim bir arkadasimdan bir mail geldi. Cok taninmis ve Turkiye ekonomisinde cok saygin bir yeri olan işadamı Prof. Dr. Güntekin Köksal Basbakanimiza cok acik ve durust bir mektup yazmis. Bu mektubu sizlerle paylasmadan once durumla ilgili kendi dusuncelerimi paylasmak istiyorum. Ataturk genclerinin gunumuzde yapdigi cok buyuk bir yanlis var.Tayip Erdogan'i bir dusman olarak goruyor ve onu her firsatta asagiliyoruz. Bence bu Ataturkcu dusunceye cok aykiri bir davranis. Cok unlu bir hikaye vardir Ataturk'un onune dusman bayragi serilir. Herkez Ataturk'un bayragin uzerine basarak, zaferi kutlamasini bekler. Fakat Ataturk bayragi kaldirtir. Dusuncelerini ve ilkelerini kabul etmedigimiz insanlari asagiliyarak hicbir yere varamayiz. Tayip Erdogan(malesef) turk halkinin oylariyla bu konuma getirildi. Onu asagilamak Turk halkini asagilamak demekdir. Bu dusunce sistemi halki boler. Halkin bolunmesi bir ulus icin cok tehlikeli bir durumdur. Bunun sonuclarini gorduk. Gencecik insanlari kaybettik. Hatalarimizdan ders almaliyiz.Erdogan'nin dusuncelerinine kesinlikle karsiyim. Erdogan'i sevmek zorunda degilliz ama saygi duymak zorundayiz. Bu cagdasligin en onemli kuralidir. Sert cikislar yaparak degil, olumlu ve yapici elestiriler yaparak goruslerimizi bildirmeliyiz.Asagida okuyacaginiz mektup bunun en guzel ornegidir. Prof. Dr. Güntekin Köksal'i tebrik ederim. Yazdigi mektubun her kelimesine katilmaktayim. Yapilmasi gereken Erdogan'a saldirmak degil. Ona oy verenlerin anlamak, onlarla fikir alisverisinde bulunmak, hakli isyanimizi anlatmak ve onlari ikna etmekdir. Ancak bu sekilde bu yonetimi indirebiliriz.


Sayın Başbakan,

Ben müsaadenizle önce kısaca kendimi tanıtayım. 77 yaşında bir işadamıyım. Devlet bursu ile Avrupa'da okudum. Maden ve petrol konularında 2 master yaptım. Yurda döndükten sonra 10 senesi Batman'da olmak üzere 17 sene TPAO'da çalıştım. 34 senedir de 1974'te kurduğum Pet Holding şirketlerini yönetiyorum. SSCB, Almanya, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve Yemen'de başarılı yatırımlar yaptım. Halen Türkiye, Kuzey Irak ve Yemen'de çok değerli sahalarda petrol üretimi yatırımlarım var.
Çeşitli konularda ilklere imza atan, girişken bir müteşebbisim. Risk alırım. Memleketimi çok severim. Hiç sigortasız adam çalıştırmam, vergi kaçırmam... Çok eski ve köklü bir aileden geliyorum. Dedelerim, sadrazam, vezir, asker olarak ülkemize hizmet etmiştir. Atatürk ve devrimlerine çok bağlıyım. Atatürk olmasaydı ve bu devrimleri yapmasaydı bugün bizim dinimiz ve ismimizin de aynı kalması imkânı olmadığına inanırım. Kısacası yüzde yüz bir Atatürk çocuğuyum.
Allah'a inancım tamdır. Allah'ın dürüst, çalışkan, doğru insanların daima yanında olduğuna tecrübelerimle de inanırım. Türkiye'den kolay kolay vatan haini çıkmaz. Sizin ülkenizi sevdiğinize ve kendi stilinizde ülkemizi kalkındırmaya çalıştığınıza inanıyorum. Zeki, çalışkan ve çok karizmatik bir karaktere sahip olduğunuzu da biliyorum. Ancak ülkenin bugünkü durumunu üzülerek söyleyeyim ki hiç iyi görmüyorum. Hemen sinirlendiğinizi, kızdığınızı ve söylendiğinizi görüyorum. Medyaya sinirli, sert, kırıcı beyanatlar veriyorsunuz. Bir başbakanın her dakika sinirlenmeye hakkı yoktur. Ülke bölünüyor... Biz ve onlar diyorsunuz. Bu ne demek? Tarihimizde hiçbir başbakan halka böyle hitap etmemiştir. Kendinize hâkim olun!
Senelerce üniversitelerde hocalık yaptım. Konferanslar verdim. Hâlâ da üniversitelerde konferanslar veririm. Babanız yaşındayım. Hocayım... Bu yüzden hiçbir işadamının yapamadığı bu ikazları yapmaya hakkım var.
Küçük bir vakfımızda her sene 25-30 üniversite çocuğuna burs veririz.
Sayın Başbakan!
Müsaadenizle size birtakım tavsiyelerde bulunuyorum:
Bugün çok güçlüsünüz. Ya yarın? Allah bilir!!!
İnsanlar kendilerini en güçlü hissettikleri zamanlarda en büyük hataları yaparlar. Tarihte bu husus defaatla sabittir. Ancak şu atasözünü hiç unutmayın!
"Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var"
"Keskin sirke küpüne zarar verir!" Sinirlerinize hâkim olun! Bağırıp çağırıp kötü konuşmayın. İnsan kalbi sırça gibidir. Kırdığınızda tamiri imkânsızdır. Çok ağır konuşuyorsunuz. Aydınlara, medyaya, yargıya, üniversitelere değer verin, görüşün, fikirlerini alın! Onlar da bu memleketin çocukları!!! Onların fikirleri, görüşleri, bilgileri, tavsiyeleri etrafınızdaki çok kişiden daha değerli olabilir. Her güçlü kişinin etrafının "evet efendimciler", "dalkavuklar" tarafından sarılmış olduğunu bilmeniz lazım.
Etrafınızdakilerin çoğunluğu her şeyi size soruyorlar. Her şeyi hiç kimse bilemeyeceği gibi siz de bilemezsiniz. Bilmediklerinizi açıkça söyleyin. Her hususta fikir beyan etmeyin, danışın, öğrenin. Monolog yapıyorsunuz. Diyalog yapmaya çalışın! Hayvanlar koklaşarak, insanlar konuşarak anlaşırlar. Sadece sizin gibi düşünenleri işlerin başına getirmeyin! Bugün birçok kamu müessesemizin işi bilmeyenler tarafından yönetildiğini görüyorum. Kadrolaşmayın! Sadece sempatizanlarınızı veya öyle görünenleri kadrolara yerleştirmeyin. "Hayır! Yapmıyorum!" demeyin. Ben Ankara'da yaşıyorum. Duyuyor, kontrol ediyor ve görüyorum. Kapasitesiz, bilgisiz insanlar önce memlekete, sonra size zarar verir.
Diktatörleşmeyin! Milletvekillerinize dahi beyanat vermeyi yasaklamayın! Medyayla, aydınlarla, yargıyla, askerle, üniversitelerle inatlaşmayın.
Sadece türban serbestliğini Anayasa'mızda değiştirmek dahi AB'ye girmemize büyük bir engel olacaktır.
Laikliğe, sizin tabiriniz ile ciğerden inanın, güvenin. Laiklik dini özgürlüklerin değişmez kanunudur.
Bir hadis-i şerif diyor ki: "Cenab-ı Hak sevdiği yöneticilerin yanına açık sözlü danışmanlar nasip eder, sevmediklerine de dalkavuklar musallat eder."
Sıkça bahsettiğiniz büyük Türk düşünürü Edebali Hazretleri'nin öğütlerini bir kez daha okumanızı, içtenlikle tavsiye ediyorum.
Saygılarımla...

Prof. Dr. H. Güntekin Köksal
Pet Holding
Yönetim Kurulu Başkanı"

18 Şubat 2008 Pazartesi

Baslangic

Yavas yavas basliyalim. Ben yirmilerimde, amerika'da master yapan XL bir turk kiziyim. Kimligimle ilgili hicbir detay vermiyecegim cunku bu blogun amaci aileme, en yakin dostlarima bile anlatmadigim en buyuk sirlarimi aciklamak.Biraz icimi dokmek. biraz elestirmek, biraz paylasmak. Simdi detaylari vermeden kendimi tanitayim. Istanbul'un en gozde mekanlarindan olan Bagdat caddesinde buyudum. Hayatimin bazi donemlerinde Bagdat caddesi kizi oldum bazen kendi halinde lisenin en ezik kizlarindan biri oldum. Istanbul'da ozel bir liseden mezun oldum. Bazen ezildim, bazen cok sevildim. Orta okuldan liseye gecerken biraz acildim. Universitede bolumun en populer kizlarindan oldum. Kasarlikla degilde, daha cok arkadaslarimin sayesinde. Her zaman dedigim gibi universitede hayatimin en guzel 4 senesini yasadim. Eminim cok az insan universite yillarinda benim kadar eglenmisdir. Tabii ki inisler ve cikislar oldu ama hicbir zaman unutamayacagim anilar ve dostlar edindim. Daha sonra Amerika'ya geldim. Su anda Amerikanin en buyuk 5 sehrinden birinde yasiyorum. Bir cok tayvanli ve hintli arkadas edindim. Tayvanli arkadaslarim bana hic bilmedigim bir dunyanin kapilarini acdilar bana. Simdi en buyuk hayalim bir gun uzakdogu'ya gitmek. En kisa zamanda bu hayalimi gerceklestirmeyi umuyorum. Simdi gelelim neden bu gunlugun adi XL gunluk. Amerika'ya gelmeden once 54 kiloydum. Aradan 2 sene gecdi ve tam 30 kilo aldim. Eski kiyafetlerimden hicbirini giyemiyorum. Amerika'daki arkadaslarim eski fotograflarimdan beni taniyamiyorlar. Turkiye'deki arkadslarim nasil bu hale geldigimi konusuyorlar. Erkekler suratima bakmaz oldu. Bazen sanki hic yokmusum gibi davraniyorlar. Boy aynasina bakamiyorum. Kollarimda ve bacaklarimda selulitler doldu. Kulaga korkunc geliyor dimi? Yasamasi daha da korkunc. Ama artik savasma zamani, artik dur deme zamani. Bu blog savasimda onemli bir rol oynuyor. Sorunlarimi icime attigim, kabullenemedigim ve savasamadigim icin kilo aliyorum. Basarisiz oldugum icin yemek yiyerek kendime ceza veriyorum. Yemek yemenin nesi ceza diyeceksin. Benim hayatta en kordugum sey basarisiz olmak. Kilo kontrollu basarisizliklarimin basinda geliyor. Bazi insanlar 'kilonumu kafana takiyorsun, diger insanlarin basina neler neler geliyor, nelerle yuzlesiyorlar' diyebilir. Bu insanlar psikolojinin P'sinden anlamayan insanlar. Kilo sadece buz daginin gorunen parcasi. Esas sorun ozguven eksikligi, basarisiz olma korkusu, kendini kanitlama istegi. Hadi soyleyin bana tanidiginiz kac insanda bu sorunlar var? Nerdeyse hepimiz bu korkulari tasiyoruz. Bazilarimiz bu sorunlarla savasabiliyor, bazilarimiz bu sorunlari kabul edebiliyor. Ama bazilarimiz, benim gibi ikisinide yapamiyor. Iste o zaman benim gibi degisik yollardan kendini cezalandirmaya basliyorsun. Kimileri sigara, kimileri alkol, kimileri uyusturucu, kimileri sexle kendine zarar veriyor. Evet yavas yavas basliyalim dedik ya cok uzatmayalim Hayirli ugurlu olsun.Iste savasim.


XOXO XL Girl